AÇIK GÖRÜŞ HAKTIR
- İnsan Hakları
- Kasım 22, 2021
- 9 Dakika Okuma Süresi
Osman Nesuh YILDIZ
(İhraç Savcı, CBJ Yön.Kur. Üyesi)
Türkiye’deki cezaevlerinde yaklaşık iki yıldır tutuklu ve hükümlüler Korona salgını bahane gösterilerek yasal olan açık görüş hakkından mahrum bırakılmaktadır.
Stadyumların, düğün salonlarının, okul, AVM ve her türlü kalabalık ortamların açık olduğu bir zamanda test ve kontrol imkânı çok geniş ve rahat olan cezaevlerinde tutukluların aileleriyle görüştürülmemesi infazı ezaya dönüştürmektedir.
Oysa açık görüş bir tutuklunun sevdikleriyle bir saatliğine de olsa görüşüp hasbihal edebildiği yegâne olanaktır. Ayda bir kez yapılsa da tutuklu için dışarıda hayatın devam ettiğine dair en büyük kanıt, gelecek özgür günlere beslenen umudu taze tutan bir enerji kaynağıdır. Kapalı kapılar ve dört duvar arasına gerçek hayattan kanlı-canlı birilerinin gelmesiyle yaşama açılan bir penceredir. Doymak mümkün olmasa da dertlerini unutup özgürlüğü hissedebilirsin o bir saatte, hayatla tekrar barışırsın. Sevenlerin olduğunu hatırlar onlar için tutunursun hayata ve beklersin vuslatı. İşte bu yüzdendir ki açık görüş bir tutuklunun belki de tahliye müjdesinden sonra en çok sevindiği ve heyecanla beklediği bir haberdir.Açık görüşte içeri birşey getirmek mümkün değildir ama sevdikleriniz size bir dünya sevgi, destek, umut ve yaşam enerjisi getirirler. Torbalar dolusu güneş, çanta çanta temiz hava ve tonlarca güç ve sağlık getiriler. Tutuklunun bir aydır birikmiş hasretini, karamsarlığını, yalnızlığını alıp götürür, cezaevi kapısının dışına bırakırlar. İşte bu vuslat için günler öncesinde ziyaretçilere ikram etmek üzere kantinden en pahalı atıştırmalıklar sipariş edilir, haftalarca kesilmeyen saç ve sakal kesilir, cilde bakım yapılır, en şık kıyafet seçilir ve kırışıklıkları bir şekilde giderilir, gerekiyorsa ayakkabılar boyanır kapı girişine bırakılır. Tıpkı bir gece önceden hazırlanan bayram çocukları gibi…
Çağrılmayı beklemek, birkaç yerde aranmak, gardiyanların nahoş tavır ve sözlerini işitmek o gün hiç canını sıkmaz tutuklunun. Çünkü birkaç dakika sonra sevdiklerine sarılmak, onlara dokunmak, seslerini nefeslerini yüzünde kulağında hissetmek bütün stresini, yorgunluğunu, kırgınlığını alıp götürecektir. Bir baba daha evladına sarılacak, onun gözlerinin içine bakarak gülecek ve konuşacaktır. Bir anne evladının dertlerini dinleyebilecek; bir eş dert ortağının omuzundaki yüke omuz verecektir. “Sen bizi merak etme bak gördüğün gibi ben de çocuklar da çok iyi” diyebilecek içerideki bunu bizzat kendi gözleriyle görüp teyit edebilecektir.
Bu sebeplerledir ki bir tutuklu için açık görüş ekmektir, sudur yani hayattır. O, dört duvar arasında sıkışmış, sevdikleri ve özgürlüğü sadece hayallerinde kalmış biridir. Tutuklu için hal böyle iken dışarıdakiler için durum pek de farklı değildir.
Onların ne hissettiğinin ne yaşadığının çoğu zaman farkında değilizdir. Çünkü onlar cezaevinde yaşayan sevdikleri için her türlü fedakârlığı göze alırlar ve kendi ihtiyaçlarını ikinci planda tutarlar. Yeter ki içeride olan sevdikleri iyi ve mutlu olabilsin diye.
Oysa gidenin ardından kalan olmak her zaman zordur. Tüm yükleri sırtlanmak, özleme hasrete ve yalnızlığa rağmen akıp giden hayata ayak uydurmak hiç de kolay değildir. Aslında sevdiğinin parmaklıklar ardına girmesiyle işleyen zaman durmuştur geride kalan için. Ama her şeye rağmen güçlü olmalıdır, belki çocukları belki anne babası için ama en önemlisi parmaklıklar ardında onun umuduna ve neşesine hasret sevdiği için. Görünürde dışarıdadırlar, özgürdürler ama aslında içerideki sevdikleri ile birlikte tutsaklığı yaşarlar. Olması gerektiği gibi gülemezler mesela, sevinemezler tam anlamıyla. İçlerinde bir yerlerde hep o tutsaklık vardır. Sevdiği oralarda duruyordur. Hayati özgürce yaşayamadıkları gibi zorluklarına da tek başlarına katlanmak onlarla tek başlarına mücadele etmek zorundadırlar. En zoru da içerideki sevdiklerine bunları hissettirmemek… Bundan dolayıdır ki dışarıdaki ile içeridekinin mağduriyeti birbirinde az değildir.
Bütün bunlara rağmen iki taraf için bir kucaklaşma bir temas bütün bu acıları yumuşatır, geride bıraktırır. Onun içindir ki açık görüşler büyük bir heyecanla beklenir. İki tarafta iyi olduklarını, sabırla ve heyecanla kavuşmayı beklediklerini birbirine salık verip dururlar. Bu görüş adeta iki taraf için de bir yenilenme ve deşarj olma fırsatıdır. Görüş bitiminde rüyadan gerçekliğe hızlı bir geçiş yaşanır. Tekrar akıp giden hayata dönmenin ve hasret biriktirmenin zamanı gelmiştir. Bu hale katlanabilmenin ve güçlü kalabilmenin tek yolu ise bir sonraki ay yine sevdiğine sarılabilecek olduğunu bilmektir.
Ne yazık ki bu günlerde elde kalan son neşe de umut da sahibine ulaşamıyor. Covid 19 bahane edilerek insanların yaşamak için sahip oldukları tek sebep ellerinden alınıyor. Özgür olsalardı kalabalık mekânlara sorun yaşamadan girebilecekken tutsak oldukları için sevdiklerinden izole ediliyorlar. Her gün dışarı ile teması olan memurlarla muhatap olurlarken ayda 1 kere bile sevdiklerine ulaşamıyorlar. Kalabalık organizasyonlar için dahi önlem alabilen devlet kolaylıkla çözüm üretebileceği bu mağduriyet için bir hiçbir şey yapmıyor. Unutulmamalıdır ki cezaevleri bir cezalandırma yeri değil sevgiyle iyileştirme aracıdır.
Bu kapsamda tutuklular/hükümlüler ve ailelerinden uzun süredir keyfî şekilde mahrum edilen açık görüş hakkının daha fazla gecikmeden tekrar uygulamaya başlanması hususunda yetkili kurum ve kişilerin görevlerini yapmaları insani, vicdani ve yasal bir zorunluluktur.