YALÇINKAYA KARARI İNSAN HAKLARI KOMİTESİ ÖNÜNDE BEKLEYEN BAŞVURULARI DA ETKİLER Mİ?
- Ana Sayfa SliderMakale ve Haberler
- Ekim 24, 2023
- 5 Dakika Okuma Süresi
Dr. Oktay BAHADIR
İnsanhakları Hukuku Uzmanı
Daha önce bir uluslararası mekanizmaya başvurmuş olmak, aynı konuda diğer bir uluslararası mekanizmaya başvurmaya engeldir. Bu kuralın temel amacı, bir kişinin aynı konuda birden fazla mekanizmayı kullanmasını engellemektir.
Biraz daha açmak gerekirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi (Komite), aynı hak ihlali nedeniyle başka bir uluslararası mekanizmaya başvurulmuşsa, söz konusu hak ihlali iddiasını (şikâyeti) kabul edilemez bulmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, aynı olay ve aynı hak ihlali nedeniyle faklı mekanizmalara başvuru yapılması mümkün değildir. Farklı olay ya da farklı hak ihlalleri nedeniyle her iki mekanizmaya da aynı anda ya da farklı zamanlarda başvurmak mümkündür.
AİHM açısından bu kuralı düzenleyen madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 35. maddesidir. 35. madde, bir başvurunun kabul edilebilirliği hakkında genel koşulları içermektedir. Maddenin 2. fıkrasının (b) bendi ise “… uluslararası diğer bir soruşturma veya çözüm merciine daha önceden sunulmuş bir başka başvuruyla esasen aynı olup yeni olgular içermiyorsa”, bu başvurunun incelenmeyeceğini hükme bağlamaktadır.
Komite açısından ise Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol’de benzer bir hüküm bulunmaktadır. Komite’ye yapılacak bireysel başvuruların kabul edilebilirlik koşullarına ilişkin Ek İhtiyari Protokol’ün 5. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendine göre, “Aynı konu başka bir uluslararası soruşturma veya çözüm usulüne göre incelenmekte” ise artık Komite tarafından ele alınmayacaktır.
Bu kuralların temel amacı, uluslararası mekanizmaların birbirleriyle çelişir nitelikte kararlar vermelerini önlemektir. Başka bir ifadeyle bu kurallar, farklı mekanizmalar arasında uyum ve tutarlılık sağlamak için bir önlem niteliğindedir. Diğer taraftan, farklı mekanizmaların aynı konuyu ele alarak kaynak ve zaman israfının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Peki bu mekanizmalar arasında içtihat birliği söz konusu mudur? Başka bir ifadeyle, kararları arasında bir uyum mevcut mudur? Aralarında bir etkileşim var mıdır?
Her ne kadar ayrıntılı incelemeye tabi tutulduğunda nadiren de olsa uyumsuzluk tespit edilmesi mümkün olsa da bu soruların cevabı genel manada evettir. Zira, her iki mekanizmanın kararları birbirini olumlu ya da olumsuz anlamda etkilemektedir. Diğer bir ifadeyle, bu mekanizmalar birbiriyle çelişmekten kaçınmakta, mümkün mertebe içtihat birliği sağlamaya çalışmaktadır. Zira tersi için, yani bir uluslararası mekanizmanın aynı konuda diğerinin yaklaşımından ayrılması için çok daha güçlü ve kabul edilebilir argümanlar ortaya koyması gerekir.
Bu etkileşime en iyi örneklerden birisi, AİHM’in Yalçınkaya kararı ve Komite’nin 15 Kasım 2022 tarihinde açıkladığı Mukadder Alakuş kararıdır.
Söz konusu kararda Komite, başvurucunun Bylock uygulamasını kullandığı ve Bank Asya’da hesap hareketi bulunduğu iddiasının, eylemlerin gerçekleştiği tarihte yeterince açık ve öngörülebilir suçlar teşkil etmediği sonucuna ulaşmıştır. İlke olarak, şifreli bir iletişim aracının sadece kullanılması veya indirilmesinin, konuşma kayıtları gibi başka delillerle desteklenmedikçe, kendi başına yasadışı bir silahlı örgüte üyeliğin kanıtı olamayacağına, bu nedenle başvurucunun Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 15(1) maddesi kapsamındaki haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir (par. 10.6). Komite bu sonuca ulaşırken AİHM’in Bylock uygulamasının tutuklama için makul şüphe oluşturmayacağına dair Akgün kararına atıfta bulunmuştur (Bkz. 49 no’lu dipnot).
Benzer şekilde, Yalçınkaya kararında AİHM, mahkûmiyet kararının, ulusal hukukta suç olarak tanımlanmayan veya yasaklanmayan fiillere dayandırılması nedeniyle 15(1) maddeyi ihlal ettiği yönündeki şikâyete ilişkin olarak, Komite’nin yukarıda özetlediğimiz paragrafına yer vermiştir. Görüldüğü üzere, her iki mekanizma arasında ve daha geniş ölçekte uluslararası mekanizmalar arasında bir etkileşim mevcuttur.
Özetle; AİHM Yalçınkaya kararı, kendi daire ve komitelerinin yanı sıra, BM mekanizmaları için de içtihat niteliğindedir. Tüm uluslararası mekanizmaların birbirlerinden etkilendikleri ve birbirleriyle çelişir nitelikte kararlar vermekten kaçındıkları malumdur. Zaten bu nedenledir ki aynı konuda herhangi bir uluslararası mekanizmaya başvurmuş olmak hem AİHM hem de Komite açısından kabul edilemezlik nedenidir. Bu açıdan Yalçınkaya kararı, başta Komite önünde derdest olan benzer başvurular açısından olmak üzere, diğer uluslararası mekanizmalar açısından da belirleyici rol oynayacaktır. Artık diğer uluslararası mekanizmaların Yalçınkaya kararındaki tespitlerden daha alt seviyede sonuçlara ulaşılması, başka bir ifadeyle ihlal tespit etmemesi ya da daha hafif nitelikte ihlal tespit etmesi mümkün gözükmüyor.