HÜCREYE ATILMIŞ “ADİL VE ASİ BİR VİCDAN: HÜSAMETTİN UĞUR
- Ana Sayfa SliderDuyurularMakale ve Haberler
- Şubat 14, 2022
- 11 Dakika Okuma Süresi
YAZAN: Fatma KONAK (CBJ Üyesi- İhraç Hakim)
Eski Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur’ un maruz bırakıldığı hukuksuzluklarla ilgili derneğimiz, baro başkanlıklarına bilgilendirme ve yapılan hukuka aykırı uygulamalara karşı tepki göstermeye davet yazısı göndermiştir. Barolar tarafından bu güne kadar yazılarımıza doğrudan bir dönüş olmadığı gibi, Hüsamettin Uğur’ın muhatap olduğu kanunsuzluklara karşı kurumsal bir tepkinin de gösterildiğine tanık olmadık.
Gerek Yargıtay üyesi Uğur’a, gerek ise sayıları binlerle ifade edilen hakim, savcı, avukat ve akademisyenler ile yüzbinlerce mağdura reva görülen hukuksuzlukları ulusal ve uluslararası kurumlara duyurmaya devam edeceğiz.
Hüsamettin Uğur hakkında yapacağımız bu çalışmada, 15 Temmuz’un hemen sonrasında Anayasal güvenceleri ihlal edilerek delilsiz şekilde neden gözaltına alınıp, tüm hukuk ilke ve usulleri ayaklar altına alınarak yargılanıp cezalandırıldığına dair bir girizgah yapacağız. Bunu başkaca diğer çalışmalarımız takip edecektir.
Çalışmamıza dayanak olarak kullandığımız tüm bilgi ve belgeler kamuya açık kaynaklardan temin edilerek derlenmiştir. Zira maddi ve manevi işkence derecesine varan hukuka aykırı uygulamaları merak edenler rahatlıkla bu verilere ulaşıp, hakikate varabilirler.
Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur 15 Temmuz sonrasında 16 Temmuz sabahı HSyK tarafından açığa alınan 2745 yargı mensubu arasındaydı. HSK’nın bu kararı gerekçe gösterilerek Ankara Savcılığı’nın başlattığı usulsüz soruşturma bağlamında gözaltına alınıp tutuklandı. HSyK, bu soruşturmayı dayanak göstererek ve başkaca kendisiyle ilgili olmayan iddiaları da kullanmak suretiyle, bireyselleştirme yapmadan ve Uğur’un özelinde herhangi bir değerlendirmede bulunmadan ihracına karar verdi.
Uğur’un yargılaması Yargıtay 2. Ceza Dairesi tarafından yapıldı. Yargılama sonrasında örgüt üyeliği suçlamasıyla Uğur’a 28.02.2019 tarihinde 10 yıl 6 ay hapis cezası verdi ve tutukluluğunun devamına hükmetti.
Beş yılı aşkın süredir tutuklu olan Uğur, hukuki bir gereklilik olmamasına rağmen hücrede tutuluyor. Yasalar gereği her tutuklu ve hükümlünün sahip olduğu dilekçe hakkı, haberleşme hakkı ve bu gibi birçok temel insan haklarından mahrum bırakılıyor.
Kendi el yazısıyla yazdığı ve temel hak ve özgürlük mücadelesi veren tüm kişi ve kurumlara seslendiği mektubunda özellikle Kırıkkale, Keskin Ceza İnfaz Kurumunda, hücrede yaşadığı hak ihlallerini ve maruz kaldığı kötü muameleleri anlattı. Sesine ses verilmesini talep etti bekledi. Bu kendisinin şahsına yönelik bir beklentisi değildi, Uğur ile hücreye atılan, tartaklanan, yok sayılan, itibarı ve değeri düşürülmeye çalışılan gerçekte Anayasa’da yerini alan hukuk devleti, yargının ve yargıçların bağımsızlığı, hukukun üstünlüğüydü. Uğur, kendi mağduriyetine sahip çıkılıp gerekçeleri araştırıldığında, bu değerlerin de maruz kaldığı tehlikenin izlerinin sürülebileceğinin bilincindeydi.
Uğur, Keskin Cezaevi’nde yaşadığı maddi ve manevi kötü muamele ve/ya işkenceye karşı mücadelesi nedeniyle Afyon Cezaevi’ne nakledildi. Ancak burada da benzer ihlallerin devam ediyor.
Uğur’un yazdığı dilekçeler ilgili kurumlara iletilmiyor, avukatına verilmesi engelleniyor, avukatı ile görüşme yapmasına izin verilmiyor.
Hüsamettin Uğur, 15 Temmuz 2016’ dan bu yana hakları gasp edilen binlerce hukukçudan sadece bir tanesi.Türkiye’ de on binlerce tutuklu-hükümlü var. Bunların hepsine aynı hukuk uygulanmıyor. Siyasi saiklerle başlatılan soruşturmalar neticesinde tutuklanan veya yargılamalar sonrasında mahkum olanlara, yazılı mevzuatın tanıdığı haklar verilmiyor. Bu kişiler en temel haklarından dahi mahrum bırakılabiliyorlar.
Bunun sebebi nedir?
Bu sorunun cevabını hukukçu ve yazar kişiliğini nazara alarak yine Hüsamettin Uğur’ dan alalım ve gördüğü hukuk dışı muameleleri gerektirecek, meslekten ihracına, tutuklanmasına, hücreye atılmasına ve cezalandırılmasına dayanak ollarak kullanılan, “terör eylemi” olarak kabul edilen bazı verileri birlikte inceleyelim:
* Hüsamettin Uğur, Akademik, Hukuk, Hukuk Ders Kitapları kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Düşünen ve üreten bir hukukçudur. Bu bağlamda “Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu – Ulusal ve Uluslararası Boyutta Yolsuzlukla Mücadele” ve ” Vergi Suçları’ isimli iki kitabı yayınlanmıştır.
Hüsamettin Uğur’un, kişisel düşüncelerini paylaştığı @hugur23 isimli twitter hesabı bulunmaktadır. 15 Temmuz öncesinde yaşanan hukuka müdahale ve hukuksuz eylem, söylem ve kararlarlarla ilgili aşağıdaki paylaşımları yapmıştır:
* 10.07.2016 tarihli Twitter paylaşımları: “ Dünya, suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele ederken, biz kara paranın aklanması için kanun çıkarıyoruz. ‘Varlık Barışı’ ile yolsuzluk aklanmak isteniyor.”, “Demek ki asırlardır sorunumuz aynı: “sahte kahraman”lardan kurtulamamak…”,
“ Birileri Themis’i çay dağıtmanın adalet dağıtmak kadar sevap olduğuna inandırır. Elindeki zulüm kılıcıdır artık.”
* 11.07.2016 tarihli Twitter paylaşımında yer alan, Yargıtay binası önünde meslektaş
ları ile birlikte yüksek yargının yürütmenin emri altına girmesini öngören yasa tasarısı hakkında cübbeleriyle yaptıkları basın açıklamasında yer alan sözleri: “ İnsanları diğer varlıklardan ayıran bazı değerler vardır. Bunların başında da hukuk ve adalet duygusu gelir. Ancak değer yargıları olmayan insanlardır ki, hukuk tanımaz, anayasa tanımaz ve kanun tanımazlar.”
Aynı tarihli bir diğer paylaşımları: “Yalan rüzgârlarına kapılan Themis…” ve “ Birileri Themis’i çay dağıtmanın adalet dağıtmak kadar sevap olduğuna inandırır. Elindeki zulüm kılıcıdır artık.”
* 12.07.2016 tarihli Twitter paylaşımı: “ Themis: Bu ülkede en tehlikeli şeyin, adalet olacağına kim inanırdı.”
* 13.07.2016 tarihli Twitter paylaşımları: “Mahkumlar yargılıyor, Hâkimler mahkum şimdi”, “Bir elinde çay terazisi, bir elinde makas, umrunda mı adalet…”
* 14.07.2016 tarihli Twitter paylaşımı: “Themis: Yargının itibarını sıfırladım, bir de mesleğin itibar ve şerefinden söz etmeseydim iyiydi.”
* 15.07.2016 tarihli Twitter paylaşımı: “Adalet (Themis), sarışın bir turist kadar yabancılaşmıştır birilerine…”
Bu örneklerden Uğur’un, hukuksuzluklara karşı dik duruşu, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına karşı yapılan müdahalelere karşı cesaretli mücadelesi ve gayretinin, 15 Temmuz sonrasında maruz kaldığı hukuksuzluklar zincirinin temel motivasyon gerekçesi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu paylaşımlarından Uğur’un hakimlik teminatının hiçe sayılmasına, yargının yürütmenin güdümüne girmesine isyan edişine, iktidarın kontrolüne girme sürecinde onurlu mücadelesine şahit oluyoruz.
Yolsuzlukta çığır açanların, yolsuzluğun kitabını yazmış bir yüksek yargı mensubunu bu denli düşman ilan etmesi ve her türlü hakkından mahrum etmesi şimdi gayet anlaşılır geliyor.
Nitekim Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi’ ne göre Türkiye, 2013-2021 yılları arasında en çok puan kaybı yaşayan 10 ülkeden biri oldu. Puan kaybı ise temel hukuk devleti ilkelerinin ihlal edilmesi ve yargıya taşınan büyük ölçekli yolsuzluk iddialarının soruşturma aşamasında kalması ile cezasızlığın yaygınlaşması anlamına geliyor.
Son zamanlarda Türkiye’de oranı hızla ortan hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, enflasyonun ve hayat pahalılığının çok farklı sebebi gösterilebilir, ancak en başta geleni hukukun işlemez hale getirilmesi, yargının iktidarı denetleme ve dengeleme iradesinin sakatlanmış olması, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin ortadan kaldırılması, hakimlik ve savcılık teminatının, yargı kararlarının etkisinin yok edilmesi, Anayasa’da güvence alınan temel hak ve özgürlüklerin büyük oranda keyfi muamelelere karşı korumasız bırakılmış olması gösterilebilir. Yargıtay üyesi kimliği ile Hüsamettin Uğur’a yapılan ihracın, tutuklamanın, yargılamanın, cezalandırmanın, hücreye atmanın, kötü muamelelerin izi sürüldüğünde ve bulunan aksaklıklarla mücadele azmi gösterildiğinde Türkiye daha yaşanılabilir, demokrasi ve kurumları oturmuş, herkesin kendini güven içinde hissettiği bir ülke haline gelebilecektir.