HAAK BAŞVURUCU (111) VE (112) ORTAK KARARI
- HAAK
- Aralık 27, 2024
- 25 Dakika Okuma Süresi
CROSSBORDERJURISTS (SINIR AŞAN HUKUKÇULAR) DERNEĞİ
HUKUKSUZLUKLARI ARAŞTIRMA VE ANALİZ KURULU (HAAK)
BAŞVURUCU (111) ve (112) ORTAK KARARI
(Karar Numarası: 2024/34)
Karar Tarihi: 28.12.2024
I. BAŞVURU KONUSU
Rapor yazımında ve yayınlanmasında açık kimlik bilgilerinin kullanılmamasını talep eden ve bu nedenle başvuru numaraları ile adlandırdığımız Başvurucular (111) ve (112) tarafından Derneğimize başvuru yapılmış, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haksız olarak gözaltına alınıp sonrasında Bursa Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandıklarını, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameler doğrultusunda yargılamalarının Bursa ve İzmir Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından yapıldığını, soruşturma ve yargılanma sırasında haklarında gözaltı, tutuklama ve/ya adli kontrol tedbirlerinin uygulandığını, bu bağlamda haklarında verilmiş mahkeme ve hâkimlik kararları ile savcılık taleplerinin incelenmesi, hukuka uygun olup olmadıkları konusunda görüş bildirilmesi ile görevli hâkim ve savcıların ceza, tazminat ve disiplin hukuku çerçevesindeki sorumlulukları konusunda kanaatimizi içeren bir rapor düzenlenmesi talep etmişlerdir.
Başvurucuların benzeri deliller ile Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmalar bağlamında tutuklandıkları, yargılamalarının yine aynı yer ağır ceza mahkemeleri tarafından yapılması, incelenen kararlarında ayniyet derecesinde benzeri hukuka aykırılıkların tespit edildiğinin görülmesi üzerine ortak karar yazılıp rapor hazırlanması kararlaştırılmıştır.
BAŞVURUCUNUN TUTUKLULUK SÜRECİNDE VERİLEN KARARLAR VE KARAR VEREN YARGI MENSUPLARI
Tutuklamaya Konu Suçlama(lar):
Soruşturma Başlatan Savcılık: Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı
Tutuklama Kararı veren Sulh Ceza Hakimliği: Bursa Sulh Ceza Hakimliği
Yargılama Yapan Mahkeme: Bursa ve İzmir Ağır ceza Mahkemesi
- Silahlı Terör Örgütü Üyeliği
Tutuklama Talep ve Devam Kararında Dayanak Olarak Kullanılan Veriler:
- Etkin pişmanlık bağlamında başka şüpheli beyanları
- HTS ve CGNAT kayıtları
- Bylock programını kullanma iddiası,
- Bank Asya finans kurumunda hesap bulunması
- Dernek ve Sendika Faaliyetleri
- SGK çalışma kayıtları
- Gazete ve Dergi Aboneliği
Soruşturma ve Yargılama Aşamasında Gözaltı, Tutuklama ve Tutuklamanın Gözden Geçirme ve Devam Kararı Veren/Talep Eden Savcı ve Hakimler:
- Başsavcı Abdulkadir ŞAHİN (Sicil no: 31477),
- Savcı Abdullah GÜDENDEDE (Sicil no: 40755),
- Savcı Ayhan YILMAZ (Sicil no: 37005),
- Savcı Ferhat DENİZ (Sicil no: 104671),
- Savcı Gökhan SAYAR (Sicil no: 125632),
- Savcı Gökhan ŞEN (Sicil no: 38225),
- Savcı Halil İbrahim ASLAN (Sicil no: 125131),
- Savcı İbrahim KARAKAŞ (Sicil no: 35315),
- Savcı Mehmet BAL (Sicil no: 150919),
- Savcı Mesuthan ÖZDEMİR (Sicil no: 125370),
- Savcı Mustafa Kurtuluş DEPREM (Sicil no: 41950),
- Savcı Mustafa SÜRMELİ (Sicil no: 122211),
- Savcı Mustafa YAMAN (Sicil no: 194849),
- Savcı Özcan ÖZSARIOĞLU (Sicil no: 29549),
- Savcı Özden Yusuf KILINÇ (Sicil no: 35116),
- Savcı Zekeriya GÜNAL (Sicil no: 95133),
- Hakim Abdullah BAYRAM (Sicil no: 211274),
- Hakim Adnan GÜNEŞ (Sicil no: 211662),
- Hakim Ali Bekir EVİM (Sicil no: 42428),
- Hakim Ali Metin GÜVEN (Sicil no: 165905),
- Hakim Aydın CIVGIN (Sicil no: 153193),
- Hakim Baki KURNAZ (Sicil no: 211926),
- Hakim Basri ALAGÖZ (Sicil no: 118876),
- Hakim Bilal CANTÜRK (Sicil no: 125338),
- Hakim Burak KIR (Sicil no: 190081),
- Hakim Büşra ERDOĞAN ÇİÇEK (Sicil no: 211541),
- Hakim Çetin Emre ERMİŞ (Sicil no: 30435),
- Hakim Çetin Emre ERMİŞ (Sicil no: 94985),
- Hakim Emin DÖRTYAMAN (Sicil no: 151522),
- Hakim Emrah KESMEZ (Sicil no: 120738),
- Hakim Erdal BİRŞEN (Sicil no: 118950),
- Hakim Erhan ŞİMŞAT (Sicil no: 212211),
- Hakim Ezgi KALKAR (Sicil no: 189988),
- Hakim Fatih Mehmet ÇAMKESEN (Sicil no: 153121),
- Hakim Hüseyin ÖZDEMİR (Sicil no: 212032),
- Hakim İrfan YILMAZ (Sicil no: 213549),
- Hakim Kenan TÜRKMEN (Sicil no: 39888),
- Hakim Mediha Eda ŞAHİN (Sicil no: 153589),
- Hakim Mehmet ÖZYALÇIN (Sicil no: 37958),
- Hakim Mehmet YILMAZ (Sicil no: 24056),
- Hakim Muhammed Mehdi SÖĞÜT (Sicil no: 190276),
- Hakim Murat SOPACI (Sicil no: 107630),
- Hakim Mustafa İlkut KILIÇ (Sicil no: 194358),
- Hakim Mustafa KARTAL (Sicil no: 190037),
- Hakim Mustafa Saim ÖZKAN (Sicil no: 34828),
- Hakim Ömer YALDIZ (Sicil no: 40079),
- Hakim Özlem EREN BAHADIR (Sicil no: 107456),
- Hakim Ramazan KAYA (Sicil no: 211842),
- Hakim Ramazan KELEBEK (Sicil no: 119250),
- Hakim Selçuk YAĞMUR (Sicil no: 30435),
- Hakim Şenol ŞİMŞEK (Sicil no: 212214),
- Hakim Servet KORKMAZ (Sicil no: 39831),
- Hakim Şeyma KAYA (Sicil no: 171079),
- Hakim Şule ALBAYRAK (Sicil no: 153463),
- Hakim Tamer KESKİN (Sicil no: 37950),
- Hakim Tülay BERBER (Sicil no: 37560),
- Hakim Veli ÜNAL (Sicil no: 150946),
- Hakim Yaren KILIÇ (Sicil no: 199175),
- Hakim Yaşar SARCAN (Sicil no: 107654),
İstinaf Aşamasında Tutukluluğun Devamına Karar Veren BURSA Bölge Adliye Mahkemesi Üyeleri
- BAM Üyesi Hakim Abdulhamit ERDEM (Sicil no: 34005),
- BAM Üyesi Hakim Atilla POLAT (Sicil no: 94995),
- BAM Üyesi Hakim Ertan YETİŞİR (Sicil no: 38095),
- BAM Üyesi Hakim Mehmet ÖZYALÇIN (Sicil no: 37958),
Temyiz Aşamasında Tutukluluğun Devamına Karar Veren Yargıtay Üyeleri
- Yargıtay Üyesi Ahmet ÖMEROĞLU (Sicil no: 35971),
- Yargıtay Üyesi Celal ALBAY (Sicil no: 39600),
- Yargıtay Üyesi Faruk ŞENER (Sicil no: 40129),
- Yargıtay Üyesi Muhsin ŞENTÜRK (Sicil no: 34065),
- Yargıtay Üyesi Mustafa KURTARAN (Sicil no: 33410),
- Yargıtay Üyesi Nazım DURMAZ (Sicil no: 35826),
- Yargıtay Üyesi Oğuz DİK (Sicil no: 42520),
III. DEĞERLENDİRME
Söz konusu kararları incelemek üzere Derneğimizin bir üyesi raportör olarak görevlendirilmiştir.
Raportör görüşünü içerir raporunu Kurulumuza sunmuştur.
Kurulumuz tüm üyeleri tarafından sunulan rapor ve başvurucunun tutukluluk sürecine ilişkin olarak ibraz edilen 2016 yılına ait (6), 2017 yılına ait (43), 2018 yılına ait (46), 2019 yılına ait (6), 2020, 2021 ve 2023 yıllarına ait (1)’er olmak üzere toplam 104 adet karar/talep incelenerek, T.C. Anayasası ve ceza mevzuatı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler ilgili komite ve komisyon kararları ile Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu’nun Türk yargı sistemi, mahkemelerin işleyişi, temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin rapor ve görüşleri doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.
Gülen Hareketi ile bağlantısı olduğu iddia edilen Başvurucular benzer gerekçelerle, eğitim alanındaki faaliyetleri, çalışma kayıtları, bankacılık faaliyetleri ve sosyal ilişkileri ve Anayasa ile güvence altına alınan diğer eylemleri aleyhine delil olarak kullanılmış ve haklarında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından silahlı terör örgüt üyeliği suçlaması ile soruşturma başlatılmıştır.
Başvurucular Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp sonrasında Bursa Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmışlardır. Hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame ile Bursa ve İzmir Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından silahlı terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla kamu davası açılmıştır. Başvurucular yargılama sürecinde tutuklu kalmışlar, bazıları yargılama sırasında veya sonrasında tahliye edilmişler ve/ya istinaf veya temyiz aşamasında da tutuklu kalmaya devam etmişlerdir. Tahliye edilenler de ağır adli kontrol tedbiri uygulanarak özgürlükleri kısıtlanmıştır.
KARARLARDA SOMUT VE HUKUKEN KABUL EDİLEBİLİR BİR DELİL BULUNUP BULUNMADIĞINA İLİŞKİN İNCELEME
Kurulumuza sunulan savcılık, hâkimlik (veya mahkeme) kararları incelendiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde tutuklamaya ilişkin ve/ya 109. Maddesinde düzenlenen adli kontrol tedbirlerine ilişkin şartların oluştuğuna dair kararı okuyan üçüncü kişiyi ikna edebilecek bir delil değerlendirilmesi yapılmadığı gibi, sadece kanunda yazılı ifadelerin tekrarıyla yetinildiği; kararda yer almayan ancak dosyada var olduğu düşünülebilecek delillerin hukukiliği noktasında bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı; başvurucunun itiraz ve tahliye talep dilekçelerinde öne sürdüğü hususların neden kabul edilmediği konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmediği; AİHM’in 5. madde kapsamındaki içtihatlarında belirlenen delil ve delil değerlendirme kriterlerinin karşılanmadığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan hakların kullanımının geriye dönük ve ayrımcılık temelli olarak kişi aleyhine suçlama delili olarak kullanıldığı Kurulumuz tarafından gözlemlenmiştir. Başvurucular aleyhine somut ve kabul edilebilir bir delil ileri sürülmediği gibi, Anayasa tarafından açıkça güvence altına alınan, meşru olarak icra ettiği faaliyetleri doğrudan suçlama olarak soruşturma ve yargılama aşamasında kullanılmıştır.
KARARLARIN GEREKÇELİ OLUP OLMADIĞI HUSUSUNDA YAPILAN İNCELEME
Anayasa’nın 141. maddesi ile emredilen ve CMK’nın 34. maddesinde tekrarlanan ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan, mahkeme ve hâkimlik kararlarının gerekçeli olması şartının karşılanmadığı; sebep-sonuç ilişkisi tesis edilmediği, söz konusu kararlarda sadece yasa maddelerinde yer alan ölçütlerin tekrar edildiği, kararlarda bireyselleştirme yapılmadığı, ölçülülük-orantılılık-gereklilik gibi kıstasların karşılanmadığı, bu nedenle başvurucunun karara karşı etkin bir itiraz hakkı kullanmasının önlendiği görülmüştür.
Başvurucular aleyhine gerek tutuklama talep yazısı ve tutuklama kararlarında, gerek iddianamelerde ve gerekse tutuklama devam kararında ve/ya adli kontrol ile devam kararlarında gösterilen ve kullanılan bilgi ve belgelerin başvurucuların üzerine atılı ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına dayanak olarak kullanılan silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını ispatlamaya, kısıtlamaları haklı ve makul göstermeye yeterli önem ve değerde olmadığı; bu verilerin yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar tarafından keyfi yorumlamaya tabi tutulup, bunlardan çıkartılması mümkün olmayacak önem ve ağırlıkta sübjektif sonuçlara varıldığı, varılan sonuçlar ile bunlara dayanak olarak kullanılan veriler arasında mantık ve hukuk ilkeleri ile uyumlu, üçüncü kişileri ikna edebilecek mahiyette bir bağlantı kurulmadığı Kurulumuzca gözlemlenmiştir.
Bu çerçevede AİHM Büyük Dairesi’nin 26 Eylül 2023 tarihli Yalçınkaya v. Türkiye kararı, özellikle Bylock uygulamasını kullandığından bahisle ve/ya legal olarak faaliyette bulunan kurumlara üyelik veya faaliyetlerine katılmaları nedeniyle tutuklanan, yargılanan ve/ya mahkum olanlar açısından önemli bir içtihattır. AİHM bu içtihadında, bu veriler nedeniyle kişilerin örgüt üyeliği suçlamasıyla yapılan soruşturmanın ve yargılamanın AİHS’in 6.maddesi (adil yargılanma hakkı), 7.maddesi (kanunsuz suç ve ceza olmaz) ve 11.maddesi (toplantı ve dernek kurma özgürlüğü) ihlaline sebebiyet vereceğine hükmetmiştir. Bu içtihat gerekçesinde yer verilen hususlar göz ardı edilerek yapılan her gözaltı, tutuklama ve adli kontrol uygulamaları ile yargılamalar, ikna edici ve somut gerekçeleri barındırmadığı sürece açık bir hukuka aykırılık teşkil edecektir. AİHM bu içtihadında ve benzeri içerikteki diğer kararlarında kişilerin yasal faaliyet ve ilişkilerinin değil tutuklama en basit bir suçlama vesilesi ya da delili olarak kullanılamayacağına açıkça karar vermiştir.
Bu haliyle söz konusu kararların gerekçesiz olduğunun, başvurucunun evleviyetle “gerekçe hakkının” ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerektiği; tutuklamayı ve/ya adli kontrol tedbirini haklı kılabilecek hukuken geçerli delile dayanan suçlamaya dayanmadığı kanaatine varılmıştır.
KARARLARI VEREN HÂKİM VE SAVCILARIN TARAFSIZLIĞINA VE BAĞIMSIZLIĞINA DAİR DEĞERLENDİRMELER
2014 sonrası Türk yargı sisteminin bağımsızlığına ve hakimlik-savcılık teminatına dair düzenlenen AB İlerleme Raporları, BM Komite ve Komisyon Kararları, Venedik Komisyonu Kararı, AİHM içtihatları, MEDEL ve diğer Avrupa hakim ve savcı örgütleri raporları, uluslararası insan hakları örgütleri rapor ve değerlendirmeleri birlikte incelendiğinde, yargının üzerinde siyasetin yoğun bir etkisinin olduğu, hakim ve savcıların atama, nakil ve yetkilendirilmelerinin şeffaf ve denetlenebilir olmadığı, iktidar aleyhine karar veren hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirildiği, haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı veya ihraçlarına karar verildiği; yapılan yasal düzenlemeler ile yargının işleyişine doğrudan müdahale edildiği, siyasi yönü bulunan soruşturma ve yargılamalarda AİHM içtihatları ile somutlaşan ve çerçevesi çizilen ilke ve usullere riayet edilmediği anlaşılmıştır.
Hukuka uygunluğu tartışmalı delillere dayalı olarak, gerekçesiz şekilde verilen tutuklama ve tutukluluk devam kararları ve bu kararlar neticesinde uzunca süre başvurucunun tutuklu kalması ile kararda yer verilen ön kabuller birlikte değerlendirildiğinde söz konusu yargı mensuplarının önyargılı, taraflı ve ayrımcılık temelli bir yaklaşım sergiledikleri konusunda tarafımızda kuvvetli bir şüphe oluşmuştur.
Verilen kararların ceza ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerine tamamen aykırı olduğu, karar veren hâkim ve savcıların verdikleri kararlarda başvuruculara atfedilen suçun yasal şartlarının oluşup oluşmadığına dair değerlendirmelerden ziyade, başvurucuların ideolojisini, dini görüşünü, ait olduğu sosyal grubu, ırkını ve/ya siyasi tercihlerini göz önüne aldığı, böylece yargıçların objektif ve sübjektif bağımsızlıklarını, savcıların ise tarafsızlıklarını kaybettikleri konusunda Kurulumuzda kanaat oluşmuştur.
IV. KARAR VERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN DEĞERLEDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Başvurucuların talebi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, söz konusu kararların uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde kabul edilen ilke ve gereklilikleri karşılamadığı; Türk Anayasa’sı ve ceza mevzuatının aradığı gerekçeli olma, somut delillere dayanma, lehe ve aleyhe olan talep ve iddiaları içerme gibi gereklilikleri karşılamadıkları bu nedenle söz konusu kararların hukuken meşru ve kabul edilebilir, sonuç doğuracak nitelikte olmadıkları Kurulumuzca değerlendirilmiştir.
Yukarıda yer verilen gerekçeler ve kabule göre, soruşturma ve/ya yargılama aşamasında Başvurucunun tutuklanmasına ve/ya tutukluluğunun devamına ya da adli kontrol tedbirine karar veren hâkim ve savcıların muhtemel hukukî sorumlulukları Kurulumuzca aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:
Ceza Hukuku sorumluluğu:
Yukarıda isimleri yazılı yargı mensubu yargı mensupları hakkında, hukuka aykırı yöntemlerle, hukuken geçerli bir delil olmaksızın ve gerekçesiz tutuklama kararı vermek ve/ya devam ettirmek suretiyle TCK’nun 37. maddesi yollamasıyla TCK’nun 109/1; 109/2; 109/3-b,c; 109/4 maddelerine temas eden KİŞİYİ HÜRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU nedeniyle soruşturma yapılması gerektiği,
Adı geçen yargı mensuplarının, başvurucuya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu; siyasal saiklerle ve mağdurla birlikte toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlediklerine dair haklı nedenlerin bulunduğu gözönüne alındığında TCK’nun 77/1-d maddesine temas eden İNSANLIĞA KARŞI SUÇ bağlamında soruşturulmaları gerektiği,
Dosya bağlamında şartları oluştuğu takdirde adları geçen yargı mensuplarının;
- Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK md. 116)
- Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi (TCK md. 121)
- Nefret ve ayırımcılık (TCK md. 122)
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK md. 132)
- Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK md. 134)
- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK md. 136)
- Verileri yok etmeme (TCK md. 138)
- Resmî belgede sahtecilik (TCK md. 204)
- Resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK md. 206)
- Görevi kötüye kullanma (TCK md. 257)
- Kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf (TCK MAD md. DE 261)
- Suç uydurma (TCK md. 271)
- Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs (TCK md. 277)
- Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme (TCK md. 281)
- Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK md. 288)
Suçlarından sorumlu olabilecekleri,
Disiplin Hukuku sorumluluğu:
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından meslekten ihraçlarını konu alan bir disiplin soruşturması yapılması gerektiği,
Özel Hukuk sorumluluğu:
Başvurucunun uğradığı maddi ve manevi zararları bağlamında Devlet aleyhine ulusal ve uluslararası yargı mercileri nezdinde açılacak davalar sonucunda ödenmesi kuvvetle muhtemel tazminat miktarlarından yukarıda isimleri geçen hâkim ve savcıların rücuen sorumlu tutulmaları gerektiği,
Sonucuna varılmıştır.
Vardığımız sonuca, isimleri yazılı hâkim ve savcıların gıyabında varılmıştır.
Söz konusu yargı mensupları, kendileri veya temsilcileri vasıtasıyla değerlendirmelerimize ve vardığımız sonuca itiraz etme hakkına sahiptirler.
Böyle bir itiraz gerçekleştiğinde, yapılan itirazı ve sunulan bilgi ve belgeler kamuoyu ile paylaşılacak ve yaptığımız değerlendirme ve tespitler yeniden gözden geçirilerek tamamen veya kısmen değiştirilebilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
ÜYE ÜYE ÜYE