DÜNYA MÜLTECİLER GÜNÜ!
- Ana Sayfa HaberleriAna Sayfa Sliderİnsan HaklarıMakale ve Haberler
- Haziran 20, 2022
- 6 Dakika Okuma Süresi
2001 yılından günümüze her yıl 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü olarak anılmakta ve farklı kurumlar tarafından güne özel etkinlikler düzenlenmektedir.
Mülteci terimi, alelade anlamı ile kaçan, katlanılamaz kişisel durum ya da koşullardan kaçmaya çalışan kişiyi ifade etmektedir.
Kaçan kişinin gittiği yer, genelde o kişi için uygun değildir; kaçışın nedeni özgürlük ya da güvenlik ihtiyacıdır.
Kaçma gerekçeleri; baskıdan, özgürlüğe ya da vücut bütünlüğüne yönelen bir tehditten, yargılamadan, yoksun bırakılmadan, ezici sefaletten, savaştan ya da iç karışıklıktan, açlık, susuzluk ya da doğal felaketlerden kaçma gibi birbirinden farklı olabilir.
BM nin Mültecilerin Hukuki Statüsüne dair 1951 Sözleşmesi’ne göre mülteci; “ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen kişi”dir.
Aynı sözleşmeye göre “Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir.
Mülteci hukukunun söz konusu temel amacının yerine getirilmesinde, geri göndermeme ilkesi, uluslararası insan hakları hukukunda sığınma arayan kişilere tanınan tamamlayıcı koruma biçimlerinin en önemlisidir. Uluslararası mülteci hukukunun bugün geldiği noktada geri göndermeme ilkesi, uluslararası insan hakları hukukunun ve uluslararası örf ve adet hukukunun bir parçasıdır ve emredici niteliğe sahiptir.
Geri göndermeme ilkesine göre, sığınma talebinde bulunan kişi, yaşam ve özgürlüğünün tehlike altında olacağı varsayılan bir ülkeye geri gönderilemez. İlgili kişi, dönmek zorunda bırakıldığı ülkede zulüm ile karşı karşıya ise, sınırdaki devlet görevlileri için reddetmeme yükümlülüğü de, geri göndermeme ilkesinin önemli bir parçasını oluşturur.
Uluslararası Hukukun taraf devletlere yüklediği bu sorumluluğa rağmen heryıl sığınma amacıyla ülkesini terkeden yüzlerce mülteci adayı hedef ülke sınırında ya da karasularında engellenmekte ve çıkış noktasına geri itilmektedir.
Ne yazık ki bu geri itme işlemleri sırasında botu denizde alabora olan ya da sınırda eşyaları ve kıyafetlerine el konduğu için donarak hayatını kaybeden sığınmacıların varlığı insanlık için bir utanç vesilesidir.
Aegean Boat Report isimli sivil toplum kuruluşunun verilerine göre sadece Ege Denizinde 2021 yılında 629 Pushback (geri itme) vakası yaşandı ve bu işlem neticesinde toplam 15803 sığınmacı yasal olmayan yöntemlerle çıkış noktalarına geri gönderildi ve bunların büyük kısmı hakkında Türk Sahil Güvenlik birimlerince yasal işlem başlatıldı.
Bunun dışında Türk-Yunan kara sınırını Meriç Nehri üzerinden geçerek sığınma talebinde bulunan binlerce sığınmacı yasadışı yöntemlerle geri itildi ve geri itilenlerin özellikle Gülen Hareketi ile ilişkilendirilenlerin büyük kısmı tutuklandı.
Yunan tarafında geçtikten sonra zati eşyaları ve kıyafetleri alınıp insanlık dışı muameleye tabi tutularak geri itilen 19 sığınmacı Edirne’nin sınır bölgesinde donarak yaşamını yitirdi.
Yakın dönemde bir Afgan kadın sığınmacı İran sınırından iki çocuğuyla Türkiye’ye girmeye çalışırken donarak hayatını kaybetti.
Bütün bunlar yaşanırken Avrupa Birliği ya da gelişmiş batı ülkeleri basit açıklamalar yapmakla yetindiler. Özellikle Yunanistan sınır bölgesinde Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi Frontex’in uygulamalarına ilişkin gerekli ve etkili önlemler alınmadı.
Avrupa Parlementosunun Frontex’in 2020 yılı harcamalarını ibra etmemesi ya da Frontex yöneticisinin görevini bırakması Türk- Yunan sınırındaki hukukdışı geri itmeleri ne yazık ki azaltmadı.
Mültecilik sorunun asıl kaynağı olan, savaş, iç karışıklık, ekonomik buhran ve benzeri nedenlerin genel sorumlusu gelişmiş ülkeler ne yazık ki geride bıraktığımız bir yılda istatistik tutmaktan ve üzüntü açıklamaları yapmaktan başka birşey yapamadı. Tam aksine yeni bir mülteci dalgasının kaçınılmaz olacağı Rusya-Ukrayna savaşını dünyanın kucağına patlamaya hazır bir bomba gibi bıraktı.