CBJ Eş-Başkanı Mehmet Bakır Özkan: Osman Kavala Yargılaması İlkel Bir Esir Alma Eylemidir
- Ana Sayfa HaberleriAna Sayfa SliderMakale ve Haberler
- Nisan 26, 2022
- 3 Dakika Okuma Süresi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargılanması sürecinde ağır hak ihlalleri tespit ettiği ve Avrupa Konseyi’nin tahliyesi için açık çağrıda bulunduğu Osman Kavala’nın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” verilmesi sonrasında ulusal ve uluslararası kamuoyundan ağır tepki ve eleştiriler geldi.
Bu çerçevede, Almanya’da yayın yapan Frankfurter Rundschau gazetesi konuya ilişkin özel bir haber yaptı. Gazete haberinde, başta Kavala davası olmak üzere, siyasi saiklerle yapılan diğer yargılamaları haberinde değerlendirdi. Gazete haber öncesinde Cross Border Jurists Derneği Eş-Başkanı Mehmet Bakır Özkan’ın görüşlerini de aldı ve haberinde yer verdi.
Gazetenin talebi sonrasında konuya ilişkin olarak Mehmet Bakır Özkan’ın paylaştığı görüşleri şu şekildedir:
Osman Kavala’nın soruşturulması,yargılanması ve cezalandırılmasının tüm aşamaları hukuken sorunludur. Esasında hukuki bir prosedürden çok ilkel bir esir alma eylemidir. Bu açıdan; bu dava semboliktir, sivil toplum muhalefetini boyun eğmeye zorlamaya yönelik vitrine konulan bir davadır. Tıpkı Selahattin Demirtaş’ın ,Anayasa Mahkemesi Üyesi Alparslan Altan’ın, ya da binlerce Hakim, Savcı ve Avukatın esir tutulmaları gibi.
Demokratik ülkelerde de bu aşamaların biri veya tümünde elbette sorunlar, tartışmalar yaşanabilir. Ancak, bu problemlerin çözümü tarafsız ve bağımsız bir yargı ve etkili bir muhalefet gerektirir.
Türkiye’de yargı içinde çözüm bulunmamasının arka planında yargının iktidara bağımlı hale getirilmesi yatmaktadır.Türk Yargı Sistemi Aralık 2013’ten sonra hızla iktidar tarafından yeniden yapılandırıldı. 2016 Temmuzundaki askeri girişim bahanesiyle, o günkü yargıç ve savcıların yüzde 24,4’ü tasfiye edilerek, itiraz etme potansiyeli tamamen ortadan kaldırıldı.
Muhalefetin etkili olamamasının sebeplerinden en önemlisi de, yargıya yapılan müdahalelerde hükümetle ya işbirliği yapması, ya da hiç itiraz etmemesinden kaynaklanıyor. Bu gün Osman Kavala’nın durumu için öfkelenenlerin büyük kısmı bu tanıma dahil edilebilir. 20 yaş altı askeri öğrencilere müebbet hapis cezası verilirken görmezden gelenlerin etkili bir muhalefet yapmaları da esasen beklenemez.
Temele insan haklarını alan, “mensubiyet” esası yerine sadece “insan” olma esasına dayalı ve herkes için bu hakları isteyebilen anlayışta insanların bir araya gelmesi halinde ancak etkili bir itiraz mümkün olabilir. Aksi halde, her kesimin kendi dünyasına sıkışmış hali iktidara adeta can suyu vermektedir.