HAAK BAŞVURUCU (61) KARARI
- HAAK
- Eylül 19, 2022
- 21 Dakika Okuma Süresi
KARARIN WORD ŞEKLİ: BAŞVURUCU (61) KARARI docx
KARARIN PDF ŞEKLİ : BAŞVURUCU (61) KARARI docx
CROSSBORDERJURISTS (SINIR AŞAN HUKUKÇULAR) DERNEĞİ
HUKUKSUZLUKLARI ARAŞTIRMA VE ANALİZ KURULU (HAAK)
BAŞVURUCU (61) KARARI
Karar Numarası: 2022/30
Karar Tarihi: 19.09.2022
I. BAŞVURU KONUSU
Başvurucu tarafından Derneğimize başvuru yapılmış ve tutukluluk süresince hakkında verilmiş bir kısım mahkeme ve hâkimlik kararları ile savcılık taleplerinin incelenmesi, hukuka uygun olup olmadıkları konusunda görüş bildirilmesi ile tutuklama sürecinde görevli hâkim ve savcıların ceza, tazminat ve disiplin hukuku çerçevesindeki sorumlulukları konusunda kanaatimizi içeren bir rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Başvurucu kimlik bilgilerinin saklı tutulmasını istemiştir.
II. BAŞVURUCUNUN TUTUKLULUK SÜRECİNDE VERİLEN KARARLAR VE KARAR VEREN YARGI MENSUPLARI
İDDİANAME HAZIRLAMA ÖNCESİ
Tutuklama Talep Eden Savcı(lık):
- Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı- Uğurhan KUŞ (40911)
- Şanlıurfa Cumhuriyet Savcısı- Ruşen GÜNEŞ (120913)
Tutuklama Kararı/Adli Kontrol Veren Hakimlik:
- Şanlıurfa 1. Sulh Ceza Hakimliği– Kaya GENEZ (174588)
- Şanlıurfa 3. Sulh Ceza Hakimliği– Hasan Tahsin CİNOĞLU (150086)
Tutuklamaya Kararı Veren Suçlama(lar):
- Silahlı Terör Örgütü Üyeliği
Tutuklama Kararında Dayanak Olarak Kullanılan Veriler:
- Bylock kullanma iddiası
- Bank Asya kurumunda banka hesabının olması
İDDİANAME HAZIRLANMA SONRASI
İddianamede Delil Olarak Kullanılan Veriler
- Bylock kullandığı iddiasına ilişkin polis tutanağı
- Bank Asya nezdinde bulunan hesaba ilişkin dökümler
- Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan sanık-şüpheli anlatımları
Yargılama Aşamasında Tutuklamanın/Adli Kontrolün Devamına Karar Veren Hâkim ve Savcılar
- Ahmet TÜRKER (179614)
- Kamuran KAYA (108786)
- Ali İlke SAĞKAN (192252)
- Hatice ÖZKAN BİNGÖL (40934)
- Nebi SALGINKAYA (137367)
- Berna DEMİR (189877)
- Ziyaeddin MÜMTAZ (31585)
- Yıldız ŞAHİN (109708)
- Erol BOYRAZ (193798)
- Yaşar BARUTÇU (39895)
- Seher UÇAR (139777)
- Esra Nur TALİH (190263)
- Utku ERCAN (40207)
- Kadri ARSLAN (122311)
- Emrah KIZILHİSAR (125184)
- Mahir TAŞTİMUR (107661)
- Mücahit Ayhan EMRE (179334)
- Muhammet EMİN ÜNALAN (151423)
- Coşkun DERE (41053)
- Ali KARA (104924)
- Selçuk SALTEK (149962)
- Fatma Şilen KAYMAZ (192192)
- İsmail METİN (174597)
İstinaf Aşamasında Adli Kontrolün Devamına Karar Veren Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi Üyesi Hakimler
- Bayram KORKMAZ (39665)
- Hüseyin ÖZATAŞ (98036)
- Zafer YİĞİT (101296)
Temyiz Aşamasında Adli Kontrolün Devamına Karar Veren Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyeleri
- Eyüp YEŞİL (29951)
- Mustafa KURTARAN (33410)
- Celal ALBAY (39600)
- Ahmet ÖMEROĞLU (35971)
- Eyüp MERGEN (42256)
III. DEĞERLENDİRME
Söz konusu kararları incelemek üzere Derneğimizin bir üyesi raportör olarak görevlendirilmiştir.
Raportör görüşünü içerir raporunu Kurulumuza sunmuştur.
Kurulumuz tüm üyeleri tarafından sunulan rapor ve başvurucuya ait 2017 yılına ait (15) adet, 2018 yılına ait (8) adet ve 2019 yılına ait (1) olmak üzere toplam 24 adet karar incelenerek, T.C. Anayasası ve ceza mevzuatı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler ilgili komite ve komisyon kararları ile Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu’nun Türk yargı sistemi, mahkemelerin işleyişi, temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin rapor ve görüşleri doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.
Başvurucu, öğretmen olarak görevli iken, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında KHK ile kamu görevinden ihraç edilen Başvurucu hakkında, Bank Asya isimli finans kurumunda hesabının bulunması ve Bylock isimli mesajlaşma programını kullandığı iddiası ile hakkında Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “silahlı örgüt üyeliği” suçlaması ile soruşturma başlatılmış, sonrasında Şanlıurfa Başsavcılığı’nın talebi ve Şanlıurfa Sulh Ceza Hakimliği’nin kabulü ile hakkında tutuklama kararı verilmiş ve soruşturma aşamasında tutuklu kalmıştır. Şanlıurfa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılanan Başvurucu, uzun süre yargılama aşamasında da tutuklu bırakılmış ve yargılama sonrasında ancak adli kontrol kararı ile tahliye edilmiştir. Başvurucunun adli kontrol kararları Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi üyeleri tarafından da devam ettirilmiştir.
KARARLARDA SOMUT VE HUKUKEN KABUL EDİLEBİLİR BİR DELİL BULUNUP BULUNMADIĞINA İLİŞKİN İNCELEME
Kurulumuza sunulan hâkimlik (veya mahkeme) kararları incelendiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde tutuklamaya ilişkin şartların oluştuğuna dair kararı okuyan üçüncü kişiyi ikna edebilecek bir delil değerlendirilmesi yapılmadığı gibi, sadece kanunda yazılı ifadelerin tekrarıyla yetinildiği; kararda yer almayan ancak dosyada var olduğu düşünülebilecek delillerin hukukiliği noktasında bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı; başvurucunun itiraz ve tahliye talep dilekçelerinde öne sürdüğü hususların neden kabul edilmediği konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmediği; AİHM’in 5. madde kapsamındaki içtihatlarında belirlenen delil ve delil değerlendirme kriterlerinin karşılanmadığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan hakların kullanımının geriye dönük ve ayrımcılık temelli olarak kişi aleyhine suçlama delili olarak kullanıldığı Kurulumuz tarafından gözlemlenmiştir.
KARARLARIN GEREKÇELİ OLUP OLMADIĞI HUSUSUNDA YAPILAN İNCELEME
Anayasa’nın 141. maddesi ile emredilen ve CMK’nın 34. maddesinde tekrarlanan ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan, mahkeme ve hâkimlik kararlarının gerekçeli olması şartının karşılanmadığı; sebep-sonuç ilişkisi tesis edilmediği, söz konusu kararlarda sadece yasa maddelerinde yer alan ölçütlerin tekrar edildiği, kararlarda bireyselleştirme yapılmadığı, ölçülülük-orantılılık-gereklilik gibi kıstasların karşılanmadığı, bu nedenle başvurucunun karara karşı etkin bir itiraz hakkı kullanmasının önlendiği görülmüştür.
Başvurucu aleyhine gerek tutuklama talep yazısı ve tutuklama kararında, gerek iddianamede ve gerekse tutuklama kararında gösterilen ve kullanılan bilgi ve belgelerin başvurucunun üzerine atılı ve tutuklanmasına dayanak olarak kullanılan silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını ispatlamaya, tutuklanmasını haklı ve makul göstermeye yeterli önem ve değerde olmadığı; bu verilerin yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar tarafından keyfi yorumlamaya tabi tutulup, bunlardan çıkartılması mümkün olmayacak önem ve ağırlıkta sübjektif sonuçlara varıldığı, varılan sonuçlar ile bunlara dayanak olarak kullanılan veriler arasında mantık ve hukuk ilkeleri ile uyumlu, üçüncü kişileri ikna edebilecek mahiyette bir bağlantı kurulmadığı Kurulumuzca gözlemlenmiştir.
Bu haliyle söz konusu kararların gerekçesiz olduğunun, başvurucunun evleviyetle “gerekçe hakkının” ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARARLARI VEREN HÂKİM VE SAVCILARIN TARAFSIZLIĞINA VE BAĞIMSIZLIĞINA DAİR DEĞERLENDİRMELER
2014 sonrası Türk yargı sisteminin bağımsızlığına ve hakimlik-savcılık teminatına dair düzenlenen AB İlerleme Raporları, BM Komite ve Komisyon Kararları, Venedik Komisyonu Kararı, AİHM içtihatları, MEDEL ve diğer Avrupa hakim ve savcı örgütleri raporları, uluslararası insan hakları örgütleri rapor ve değerlendirmeleri birlikte incelendiğinde, yargının üzerinde siyasetin yoğun bir etkisinin olduğu, hakim ve savcıların atama, nakil ve yetkilendirilmelerinin şeffaf ve denetlenebilir olmadığı, iktidar aleyhine karar veren hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirildiği, haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı veya ihraçlarına karar verildiği; yapılan yasal düzenlemeler ile yargının işleyişine doğrudan müdahale edildiği, siyasi yönü bulunan soruşturma ve yargılamalarda AİHM içtihatları ile somutlaşan ve çerçevesi çizilen ilke ve usullere riayet edilmediği anlaşılmıştır.
Hukuka uygunluğu tartışmalı delillere dayalı olarak, gerekçesiz şekilde verilen tutuklama ve tutukluluk devam kararları ve bu kararlar neticesinde uzunca süre başvurucunun tutuklu kalması ile kararda yer verilen ön kabuller birlikte değerlendirildiğinde söz konusu yargı mensuplarının önyargılı, taraflı ve ayrımcılık temelli bir yaklaşım sergiledikleri konusunda tarafımızda kuvvetli bir şüphe oluşmuştur.
Verilen kararların ceza ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerine tamamen aykırı olduğu, karar veren hâkim ve savcıların verdikleri kararlarda başvurucuya atfedilen suçun yasal şartlarının oluşup oluşmadığına dair değerlendirmelerden ziyade, başvurucunun ideolojisini, dini görüşünü, ait olduğu sosyal grubu, ırkını ve/ya siyasi tercihlerini gözönüne aldığı, böylece yargıçların objektif ve sübjektif bağımsızlıklarını, savcıların ise tarafsızlıklarını kaybettikleri konusunda Kurulumuzda kanaat oluşmuştur.
KARAR VERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN DEĞERLEDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Başvurucunun talebi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, söz konusu kararların uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde kabul edilen ilke ve gereklilikleri karşılamadığı, bu nedenle söz konusu kararların hukuken meşru ve kabul edilebilir, sonuç doğuracak nitelikte olmadıkları Kurulumuzca değerlendirilmiştir.
Yukarıda yer verilen gerekçeler ve kabule göre, soruşturma ve/ya yargılama aşamasında Başvurucunun tutuklanmasına ve/ya tutukluluğunun devamına karar veren hâkim ve savcıların muhtemel hukukî sorumlulukları Kurulumuzca aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:
Ceza Hukuku sorumluluğu:
Yukarıda isimleri yazılı yargı mensubu yargı mensupları hakkında, hukuka aykırı yöntemlerle, hukuken geçerli bir delil olmaksızın ve gerekçesiz tutuklama kararı vermek ve/ya devam ettirmek suretiyle TCK’nun 37. maddesi yollamasıyla TCK’nun 109/1; 109/2; 109/3-b,c; 109/4 maddelerine temas eden KİŞİYİ HÜRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU nedeniyle soruşturma yapılması gerektiği,
Adı geçen yargı mensuplarının, başvurucuya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu; siyasal saiklerle ve mağdurla birlikte toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlediklerine dair haklı nedenlerin bulunduğu gözönüne alındığında TCK’nun 77/1-d maddesine temas eden İNSANLIĞA KARŞI SUÇ bağlamında soruşturulmaları gerektiği,
Dosya bağlamında şartları oluştuğu takdirde adları geçen yargı mensuplarının;
- Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK md. 116)
- Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi (TCK md. 121)
- Nefret ve ayırımcılık (TCK md. 122)
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK md. 132)
- Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK md. 134)
- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK md. 136)
- Verileri yok etmeme (TCK md. 138)
- Resmî belgede sahtecilik (TCK md. 204)
- Resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK md. 206)
- Görevi kötüye kullanma (TCK md. 257)
- Kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf (TCK MAD md. DE 261)
- Suç uydurma (TCK md. 271)
- Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs (TCK md. 277)
- Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme (TCK md. 281)
- Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK md. 288)
Suçlarından sorumlu olabilecekleri,
Disiplin Hukuku sorumluluğu:
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar hakkında ilgili kurumlar tarafından meslekten ihraçlarını konu alan bir disiplin soruşturması yapılması gerektiği,
Özel Hukuk sorumluluğu:
Başvurucunun uğradığı maddi ve manevi zararları bağlamında Devlet aleyhine ulusal ve uluslararası yargı mercileri nezdinde açılacak davalar sonucunda ödenmesi kuvvetle muhtemel tazminat miktarlarından yukarıda isimleri geçen hâkim ve savcıların rücuen sorumlu tutulmaları gerektiği,
Sonucuna varılmıştır.
Vardığımız sonuca, isimleri yazılı hâkim ve savcıların gıyabında varılmıştır.
Söz konusu yargı mensupları, kendileri veya temsilcileri vasıtasıyla değerlendirmelerimize ve vardığımız sonuca itiraz etme hakkına sahiptirler.
Böyle bir itiraz gerçekleştiğinde, yapılan itirazı ve sunulan bilgi ve belgeler kamuoyu ile paylaşılacak ve yaptığımız değerlendirme ve tespitler yeniden gözden geçirilerek tamamen veya kısmen değiştirilebilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
ÜYE ÜYE ÜYE