HAAK BAŞVURUCU (45) KARARI
- HAAK
- Mart 29, 2022
- 16 Dakika Okuma Süresi
KARARI WORD FORMATINDA İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ:BAŞVURUCU (45) KARARI
KARARIN PDF FORMATINDA İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ: BAŞVURUCU (45) KARARI
CROSSBORDERJURISTS (SINIR AŞAN HUKUKÇULAR) DERNEĞİ
HUKUKSUZLUKLARI ARAŞTIRMA VE ANALİZ KURULU (HAAK)
BAŞVURUCU (45) KARARI
Karar Numarası: 2022/14
Karar Tarihi:29.3.2022
I. BAŞVURU KONUSU
Başvurucu Derneğimize başvuru yaparak tutukluluk süresince hakkında verilmiş mahkeme ve hâkimlik kararları ile savcılık taleplerinin incelenmesini, hukuka uygun olup olmadıkları konusunda görüş bildirilmesini ve bu kararları veren hâkim ve savcıların ceza, tazminat ve disiplin hukuku çerçevesindeki sorumlulukları konusunda kanaatimizi içeren bir rapor düzenlenmesini talep etmiştir.
Başvurucu kimlik bilgilerinin saklı tutulmasını istemiştir.
II. BAŞVURUCUNUN TUTUKLULUK SÜRECİNDE VERİLEN KARARLAR VE KARAR VEREN YARGI MENSUPLARI
Tutuklama Talep Eden Savcı:
- Ankara Savcısı (Gökhan AYDOĞAN– 193721)
Tutuklamaya Kararı Veren Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimleri:
- Başkanı –Mehmet Selim KARAKUZU-421385
- Üye-Anıl ÖZDİLEK– 137537
- Üye-Bülent KAZANCI– 219192
Tutuklamaya Konu Suçlama:
- Silahlı Terör Örgütü Üyeliği
Tutuklama Kararında Dayanak Olarak Kullanılan Veriler:
- Ankesörlü telefondan aranma
- Etkin pişmanlık kapsamında alınan şüpheli anlatımları
- Başvurucunun daha sonra inkar ettiği kendi beyanları
İddianamede Delil Olarak Kullanılan Veriler
- Ankesörlü telefondan aranma
- Etkin pişmanlık kapsamında alınan şüpheli anlatımları
Yargılama Aşamasında Tutuklamanın Devamına Karar Veren Hâkim ve Savcılar
- Gökhan AYDOĞAN– 193721) (Ankara 28. ACM Duruşma Savcısı)
- Mehmet Selim KARAKUZU-421385 (Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı)
- Olcay KOÇ -125163 (Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Bülent KAZANCI– 219192 (Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Anıl ÖZDİLEK-137537(Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Oğuzhan MERT– 190134) ((Ankara 28. ACM Duruşma Savcısı)
- Seda ERGÜL-215441(Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Murat ADIGÜZEL-215441(Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Mevlüt UÇAR-122486 (Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Yasemin GÜÇ DOĞMAZ-122486 (Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Celalettin YAZGI-196304 (Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Şükrü ÇAĞLAR– 42049 (Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı)
- Muammer YURTSEVER-139826 (Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Tuğba Armağan USTAOĞLU– 214849 (Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Aylin SOMKAN FIRAT-216272 (Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Esra AKKAYA-189517 (Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
- Tahir BAYTAR– 219586 (Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi)
İstinaf Aşamasında Tutuklamanın Devamına Karar Veren Ankara BAM 4. Ceza Dairesi Üyeleri
- Beytullah METİN (34206)
- Eyyup MUTLU (37283)
- Ahmet DALGALI (93890)
Temyiz Aşamasında Tutuklamanın Devamına Karar Yargıtay 3. Ceza Dairesi Üyeleri
- Muhsin ŞENTÜRK (Başkan)
- Mustafa KURTARAN (Üye)
- Ekrem ÇETİNTÜRK (Üye)
- Celal ALBAY (Üye)
- Oğuz DİK (Üye)
III. DEĞERLENDİRME
Söz konusu kararları incelemek üzere Derneğimizin bir üyesi bir raportör olarak görevlendirilmiştir.
Raportör görüşünü içerir raporunu Kurulumuza sunmuştur.
Kurulumuz tüm üyeleri tarafından sunulan rapor ve başvurucuya ait ibraz edilmiş 2018 yılına ait (1) adet, 2019 yılına ait (1) adet, 2020 yılına ait (10) adet, 2021 yılına ait (1) adet olmak üzere toplam (13) adet karar/talep içeriği incelenerek, T.C. Anayasası ve ceza mevzuatı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler ilgili komite ve komisyon kararları ile Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu’nun Türk yargı sistemi, mahkemelerin işleyişi, temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin rapor ve görüşleri doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.
Orduda görevli bulunan Başvurucu, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden istifa etmiş ve bizzat başvuruda bulunarak etkin pişmanlık talebinde bulunmuştur. Ankara Başsavcılığının yapmış olduğu soruşturma sonucu açılan davanın yargılaması Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılmıştır.
Başvurucu, tutuksuz olarak yurt dışına çıkma yasağı konulmak suretiyle adli kontrole tabi yargılanırken; etkin pişmanlık bağlamında vermiş olduğu ifade ve beyanlarından vazgeçtiğini belirtmesi nedeniyle yargılama sırasında tutuklanmış, mahkûmiyet sonrasında tutuklu bırakılmış ve verilmiş olan hapis cezası tutuklu iken istinaf ve temyiz makamlarınca uygun bulunarak kesinleştirilmiştir.
KARARLARDA SOMUT VE HUKUKEN KABUL EDİLEBİLİR BİR DELİL BULUNUP BULUNMADIĞINA İLİŞKİN İNCELEME
Kurulumuza sunulan hâkimlik (veya mahkeme) kararları incelendiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde tutuklamaya ilişkin şartların oluştuğuna dair kararı okuyan üçüncü kişiyi ikna edebilecek bir delil değerlendirilmesi yapılmadığı; sadece kanunda yazılı ifadelerin tekrarıyla yetinildiği; kararda yer almayan ancak dosyada var olduğu düşünülebilecek delillerin hukukiliği noktasında bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı; başvurucunun itiraz ve tahliye talep dilekçelerinde öne sürdüğü hususların neden kabul edilmediği konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmediği; AİHM’in 5. madde kapsamındaki içtihatlarında belirlenen delil ve delil değerlendirme kriterlerinin karşılanmadığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan hakların kullanımının geriye dönük ve ayrımcılık temelli olarak kişi aleyhine suçlama delili olarak kullanıldığı Kurulumuz tarafından gözlemlenmiştir.
KARARLARIN GEREKÇELİ OLUP OLMADIĞI HUSUSUNDA YAPILAN İNCELEME
Anayasa’nın 141. maddesi ile emredilen ve CMK’nın 34. maddesinde tekrarlanan ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan, mahkeme ve hâkimlik kararlarının gerekçeli olması şartının karşılanmadığı; sebep-sonuç ilişkisi tesis edilmediği, söz konusu kararlarda sadece yasa maddelerinde yer alan ölçütlerin tekrar edildiği, kararlarda bireyselleştirme yapılmadığı, ölçülülük-orantılılık-gereklilik gibi kıstasların karşılanmadığı, bu nedenle başvurucunun karara karşı etkin bir itiraz hakkı kullanmasının önlendiği görülmüştür.
Başvurucu aleyhine gerek tutuklama talep mütalaası ve tutuklama kararında, gerek ittirazlara verilen cevabi ara kararlarda ve nihayetinde gereköeli mahkûmiyet kararında gösterilen ve kullanılan bilgi ve belgelerin başvurucunun üzerine atılı ve tutuklanmasına dayanak olarak kullanılan silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını ispatlamaya, tutuklanmasını haklı ve makul göstermeye yeterli önem ve değerde olmadığı; bu verilerin yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar tarafından keyfi yorumlamaya tabi tutulup, bunlardan çıkartılması mümkün olmayacak önem ve ağırlıkta sübjektif sonuçlara varıldığı, varılan sonuçlar ile bunlara dayanak olarak kullanılan veriler arasında mantık ve hukuk ilkeleri ile uyumlu, üçüncü kişileri ikna edebilecek mahiyette bir bağlantı kurulmadığı Kurulumuzca gözlemlenmiştir.
Bu haliyle söz konusu kararların gerekçesiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARARLARI VEREN HÂKİM VE SAVCILARIN TARAFSIZLIĞINA VE BAĞIMSIZLIĞINA DAİR DEĞERLENDİRMELER
2014 sonrası Türk yargı sisteminin bağımsızlığına ve hakimlik-savcılık teminatına dair düzenlenen AB İlerleme Raporları, BM Komite ve Komisyon Kararları, Venedik Komisyonu Kararı, AİHM içtihatları, MEDEL ve diğer Avrupa hakim ve savcı örgütleri raporları, uluslararası insan hakları örgütleri rapor ve değerlendirmeleri birlikte incelendiğinde, yargının üzerinde siyasetin yoğun bir etkisinin olduğu, hakim ve savcıların atama, nakil ve yetkilendirilmelerinin şeffaf ve denetlenebilir olmadığı, iktidar aleyhine karar veren hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirildiği, haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı veya ihraçlarına karar verildiği; yapılan yasal düzenlemeler ile yargının işleyişine doğrudan müdahale edildiği, siyasi yönü bulunan soruşturma ve yargılamalarda AİHM içtihatları ile somutlaşan ve çerçevesi çizilen ilke ve usullere riayet edilmediği anlaşılmıştır.
Hukuka uygunluğu tartışmalı delillere dayalı olarak, gerekçesiz şekilde verilen tutuklama ve tutukluluk devam kararları ve bu kararlar neticesinde uzunca süre başvurucunun tutuklu kalması ile kararda yer verilen ön kabuller birlikte değerlendirildiğinde söz konusu yargı mensuplarının önyargılı, taraflı ve ayrımcılık temelli bir yaklaşım sergiledikleri konusunda tarafımızda kuvvetli bir şüphe oluşmuştur.
Verilen kararların Ceza ve Ceza Yargılama Hukukunun temel ilkelerine tamamen aykırı olduğu, karar veren hâkim ve savcıların verdikleri kararlarda başvurucuya atfedilen suçun yasal şartlarının oluşup oluşmadığına dair değerlendirmelerden ziyade, başvurucunun ideolojisini, dini görüşünü, ait olduğu sosyal grubu, ırkını ve/ya siyasi tercihlerini gözönüne aldığı, böylece yargıçların objektif ve sübjektif bağımsızlıklarını, savcıların ise tarafsızlıklarını kaybettikleri konusunda Kurulumuzda kanaat oluşmuştur. Nitekim, etkin pişmanlıktan faydalandığı kabul edilen başvurucunun, ilk iki duruşmaya sağlık nedeniyle katılmama mazeretinin kabul edildiği; ancak ilk kez katıldığı celsede, eski beyanlarının baskı ve yönlendirme ürünü olduğunu ifade ederek reddetmesi üzerine, aynı sağlık sorunları devam etmesine, bu aşmadan sonra dosyaya yeni hiç bir delil girmemesine rağmen tutuklanmıştır. Etkin pişmanlık olarak kabul edilen ifadeleri, bir yandan mahkumiyet ve tutukluluğunun gerekçesi yapılırken, diğer taraftan bu ifadeleri lehine yorumlanmak yerine aleyhine yorumlanarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılmamıştır. Baçvurucunun tutuklanması, adeta “isteneni söyleme” şartına bağlanmış ve diğer hukuka aykırılıkların açık bir ayrımcılık örneği oluşturmuştur.
IV. KARAR VERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN DEĞERLEDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Başvurucunun talebi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, söz konusu kararların uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde kabul edilen ilke ve gereklilikleri karşılamadığı, bu nedenle söz konusu kararların hukuken meşru ve kabul edilebilir, sonuç doğuracak nitelikte olmadıkları Kurulumuzca değerlendirilmiştir.
Yukarıda yer verilen gerekçeler ve kabule göre, yargılama aşamasında Başvurucunun tutuklanmasına ve/ya tutukluluğunun devamına karar veren hâkim ve savcıların muhtemel hukukî sorumlulukları Kurulumuzca aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:
Ceza Hukuku sorumluluğu:
Yukarıda isimleri yazılı yargı mensupları savcılar hakkında, hukuka aykırı yöntemlerle, hukuken geçerli bir delil olmaksızın ve gerekçesiz tutuklama kararı vermek ve/ya devam ettirmek suretiyle TCK’nun 37. maddesi yollamasıyla TCK’nun 109/1; 109/2; 109/3-b, c; 109/4 maddelerine temas eden KİŞİYİ HÜRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU nedeniyle soruşturma yapılması gerektiği,
Adı geçen yargı mensuplarının, başvurucuya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu; siyasal saiklerle ve mağdurla birlikte toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlediklerine dair haklı nedenlerin bulunduğu gözönüne alındığında TCK’nun 77/1-d maddesine temas eden İNSANLIĞA KARŞI SUÇ bağlamında soruşturulmaları gerektiği,
Başvurucunun, tutuklanmasının ve verilen mahkumiyet kararında lehine uygulanması gereken hükümlerin uygulanmamsının açıkça etkin pişmanlık olarak değerlendirilen ifadelerini inkar etmesine dayandırılmasının TCK’nun 122 maddesinde düzenlenen NEFRET ve AYRIMCILIK suçları kapsamında soruşturulması gerektiği,
Disiplin Hukuku sorumluluğu:
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi üyeleri, Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerinin meslekten ihraçlarını konu alan bir disiplin soruşturması yapılması gerektiği,
Özel Hukuk sorumluluğu:
Başvurucunun uğradığı maddi ve manevi zararları bağlamında Devlet aleyhine ulusal ve uluslararası yargı mercileri nezdinde açılacak davalar sonucunda ödenmesi kuvvetle muhtemel tazminat miktarlarından yukarıda isimleri geçen hâkim ve savcıların rücuen sorumlu tutulmaları gerektiği,
Sonucuna varılmıştır.
Vardığımız sonuca, isimleri yazılı hâkim ve savcıların gıyabında varılmıştır.
Söz konusu yargı mensupları, kendileri veya temsilcileri vasıtasıyla değerlendirmelerimize ve vardığımız sonuca itiraz etme hakkına sahiptirler.
Böyle bir itiraz gerçekleştiğinde, yapılan itirazı ve sunulan bilgi ve belgeler kamuoyu ile paylaşılacak ve yaptığımız değerlendirme ve tespitler yeniden gözden geçirilerek tamamen veya kısmen değiştirilebilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
ÜYE ÜYE ÜYE