BAŞVURUCU (95) VE (96) ORTAK KARARI
- HAAK
- Aralık 12, 2024
- 22 Dakika Okuma Süresi
CROSSBORDERJURISTS (SINIR AŞAN HUKUKÇULAR) DERNEĞİ
HUKUKSUZLUKLARI ARAŞTIRMA VE ANALİZ KURULU (HAAK)
BAŞVURUCU (95) ve (96) ORTAK KARARI
Karar Numarası: 2024/23
Karar Tarihi: 12.12.2024
I. BAŞVURU KONUSU
Başvurucular (95) ve (96) tarafından Derneğimize başvuru yapılmış, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haksız olarak gözaltına alınıp sonrasında Bursa Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından tutuklandıklarını, yargılamalarının Bursa Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından tutuklu olarak yapıldığını, yargılama süresince tutuklu kaldıklarını ve cezalandırılmalarını müteakip bırakıldıklarını ve/ya adli kontrol kararı ile tahliye edildiklerini, bu süre zarfında haklarında verilmiş mahkeme ve hâkimlik kararları ile savcılık talepleri yanında Bursa Bölge Adliye Mahkemesi görevli ceza dairesi ve Yargıtay kararlarının incelenmesi, hukuka uygun olup olmadıkları konusunda görüş bildirilmesi ile özgürlüklerinin kısıtlanması kararı veren hâkim ve savcıların ceza, tazminat ve disiplin hukuku çerçevesindeki sorumlulukları konusunda kanaatimizi içeren bir rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Başvurucuların aynı dönemde benzer iddialarla soruşturma açılıp, açılan soruşturmalar bağlamında gözaltına alınıp tutuklanmış olması, soruşturmalarının Bursa Başsavcılığı tarafından yapılması, haklarında özgürlüklerini kısıtlayan kararların Bursa Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından verilmiş olması, Bursa 2. ve 8. Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından yargılandıkları, kararların veriliş motivasyonlarının, karar içeriklerinin birbirleriyle ayniyet derecesinde benzerlikler içermesi tespit edilmiş, bu nedenle aralarında önemli bir ortak nokta bulunduğu görülmüştür. Bu nedenle HAAK tarafından bu dosyaların birleştirilerek incelenmesine karar verilmiş ve ortak bir karar yazılmıştır.
Başvurucular rapor yazımında ve yayınlanmasında güvenlik nedeniyle açık kimlik bilgilerinin kullanılmasına rıza göstermediklerini beyan etmişlerdir.
Karar yazımında başvurucuların gerçek kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yardımcı olacak ayrıntı bilgilere yer verilmemeye özen gösterilmiştir. Bu nedenle zorunlu olarak bazı konularda genellemeler yapılmak durumunda kalınmıştır.
II. BAŞVURUCUNUN TUTUKLULUK SÜRECİNDE VERİLEN KARARLAR VE KARAR VEREN YARGI MENSUPLARI
Tutuklamaya Konu Suçlama(lar):
- Silahlı Terör Örgütü Üyeliği ve Yöneticiliği
Tutuklama (veya Adli Kontrol) Talep ve Devam Kararında Dayanak Olarak Kullanılan Veriler:
- Etkin pişmanlık bağlamında başka şüpheli beyanları
- HTS ve CGNAT kayıtları
- SGK kayıtları
- Bank Asya’da hesap bulunması
Soruşturma ve Yargılama Aşamasında Gözaltı, Tutuklama ve/ya Adli Kontrol Kararı Veren, Tutuklamanın Gözden Geçirme ve Devam Kararı Veren/Talep Eden Savcı ve Hakimler:
- Savcı Emre ORMAN (Sicil no: 171168),
- Savcı Ahmet KAYA (Sicil no: 153607),
- Hakim Salim ÇÖKLÜ (Sicil no: 174649),
- Hakim Nihat POSTACI (Sicil no: 36671),
- Hakim Ertan YETİŞİR (Sicil no: 38095),
- Hakim Şule ALBAYRAK (Sicil no: 153463),
- Savcı Abdulhamit ERDEM (Sicil no: 34005),
- Hakim Murat Sercan DURAN (Sicil no: 179297),
- Savcı Orkun İNCAZ (Sicil no: 196012),
- Hakim Hasan ÇAY (Sicil no: 104835),
- Hakim Özcan KUŞATAN (Sicil no: 42020),
- Hakim Deniz VİDİNEL (Sicil no: 125419),
- Savcı Sait KAÇAR (Sicil no: 32023),
- Hakim Serdar KAYA (Sicil no: 190049),
- Hakim Muhammed Mehdi SÖĞÜT (Sicil no: 190276),
- Savcı Musa AYAZ (Sicil no: 95137),
- Savcı Fatih KOL (Sicil no: 125313),
- Hakim Ali Metin GÜVEN (Sicil no: 165905),
- Hakim Yaşar SARCAN (Sicil no: 107654),
- Savcı Uğur BAHADIR (Sicil no: 101216),
- Hakim Fazıl PEHLİVAN (Sicil no: 212106),
- Hakim Aydın CIVGIN (Sicil no: 153193),
- Hakim Fatma ÖZTÜRK (Sicil no: 190208),
- Hakim Arzu ÖZPINAR (Sicil no: 37945),
- Hakim Reşit ALÇİÇEK (Sicil no: 214801),
- Hakim Ümit YILMAZ (Sicil no: 235022),
- Savcı Selçuk ACAR (Sicil no: 192076),
- Hakim Erdal BİRŞEN (Sicil no: 118950),
- Hakim Ömer YALDIZ (Sicil no: 40079),
- Hakim Mustafa İlkut KILIÇ (Sicil no: 194358),
- Hakim Gökhan SAYAR (Sicil no: 125632),
- Hakim Servet KORKMAZ (Sicil no: 39831),
İstinaf Aşamasında Tutukluluğun Devamına Karar Veren BURSA Bölge Adliye Mahkemesi Üyeleri
- BAM üyesi Şehmus ERNAS (Sicil no: 40306),
- BAM üyesi Ömer SİVRİKAYA (Sicil no: 42583),
- BAM üyesi Atilla POLAT (Sicil no: 94995),
Temyiz Aşamasında Tutukluluğun Devamına Karar Veren Yargıtay Üyeleri
- Yargıtay Üyesi Hakan YÜKSEL(Sicil no: 35152),
- Yargıtay Üyesi Ahmet ÖMEROĞLU(Sicil no: 35971),
- Yargıtay Üyesi Mustafa KARAYILDIZ(Sicil no: 37235),
- Yargıtay Üyesi Eyüp MERGEN(Sicil no: 42256),
- Yargıtay Üyesi Faruk ŞENER (Sicil no: 40129),
III. DEĞERLENDİRME
Söz konusu kararları incelemek üzere Derneğimizin bir üyesi raportör olarak görevlendirilmiştir.
Raportör görüşünü içerir raporunu Kurulumuza sunmuştur.
Kurulumuz tüm üyeleri tarafından sunulan rapor ve başvurucunun tutukluluk sürecine ilişkin olarak ibraz edilen 2016 yılına ait (23), 2017 yılına ait (24), 2018 yılına ait (9), 2019 yılına ait (2), 2020, 2021, 2022 ve 2023 yıllarına ait (1)er karar olmak üzere toplam 62 adet karar/talep incelenerek, T.C. Anayasası ve ceza mevzuatı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler ilgili komite ve komisyon kararları ile Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu’nun Türk yargı sistemi, mahkemelerin işleyişi, temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin rapor ve görüşleri doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.
Özel bir eğitim kurumunda eğitimci olarak çalışan Başvurucuların, çalışmış oldukları şirket, bu bağlamda sigorta kayıtları, maaşlarının yatırılması ve diğer bankacılık hizmetlerini kullanmak amacıyla Bank Ansa finans kurumu nezdinde hesaplarının bulunması; etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan bir kısım şüphelilerin beyanları gerekçe gösterilerek Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmış ve gözaltına alınmışlardır.
Başvuruculardan bazısı tüm yargılama süresince ve infaz bitimine kadar tutuklu bırakılmış, bazısı ise adli kontrol ile serbest bırakılmasına karşın daha sonra tutuklanmış veya karar kesinleşmesi sonrasında infaz için cezaevine konulmuşlardır. Başvurucuların kimlik bilgilerinin tespit edilmesini önlemek amacıyla bu konuda ayrıntılı bir bilgi verilmemiştir.
KARARLARDA SOMUT VE HUKUKEN KABUL EDİLEBİLİR BİR DELİL BULUNUP BULUNMADIĞINA İLİŞKİN İNCELEME
Kurulumuza sunulan savcılık, hâkimlik (veya mahkeme) kararları incelendiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde tutuklamaya ilişkin şartların oluştuğuna dair kararı okuyan üçüncü kişiyi ikna edebilecek bir delil değerlendirilmesi yapılmadığı gibi, sadece kanunda yazılı ifadelerin tekrarıyla yetinildiği; kararda yer almayan ancak dosyada var olduğu düşünülebilecek delillerin hukukiliği noktasında bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı; başvurucunun itiraz ve tahliye talep dilekçelerinde öne sürdüğü hususların neden kabul edilmediği konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmediği; AİHM’in 5. madde kapsamındaki içtihatlarında belirlenen delil ve delil değerlendirme kriterlerinin karşılanmadığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan hakların kullanımının geriye dönük ve ayrımcılık temelli olarak kişi aleyhine suçlama delili olarak kullanıldığı Kurulumuz tarafından gözlemlenmiştir. Başvurucu aleyhine somut ve kabul edilebilir bir delil ileri sürülmediği gibi, Anayasa tarafından açıkça güvence altına alınan, meşru olarak icra ettiği basın ve gazetecilik faaliyetleri doğrudan suçlama olarak soruşturma ve yargılama aşamasında kullanılmıştır.
KARARLARIN GEREKÇELİ OLUP OLMADIĞI HUSUSUNDA YAPILAN İNCELEME
Anayasa’nın 141. maddesi ile emredilen ve CMK’nın 34. maddesinde tekrarlanan ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan, mahkeme ve hâkimlik kararlarının gerekçeli olması şartının karşılanmadığı; sebep-sonuç ilişkisi tesis edilmediği, söz konusu kararlarda sadece yasa maddelerinde yer alan ölçütlerin tekrar edildiği, kararlarda bireyselleştirme yapılmadığı, ölçülülük-orantılılık-gereklilik gibi kıstasların karşılanmadığı, bu nedenle başvurucunun karara karşı etkin bir itiraz hakkı kullanmasının önlendiği görülmüştür.
Başvurucu aleyhine gerek tutuklama talep yazısı ve tutuklama kararında, gerek iddianamede ve gerekse tutuklama kararında gösterilen ve kullanılan bilgi ve belgelerin başvurucunun üzerine atılı ve tutuklanmasına dayanak olarak kullanılan silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını ispatlamaya, tutuklanmasını haklı ve makul göstermeye yeterli önem ve değerde olmadığı; bu verilerin yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar tarafından keyfi yorumlamaya tabi tutulup, bunlardan çıkartılması mümkün olmayacak önem ve ağırlıkta sübjektif sonuçlara varıldığı, varılan sonuçlar ile bunlara dayanak olarak kullanılan veriler arasında mantık ve hukuk ilkeleri ile uyumlu, üçüncü kişileri ikna edebilecek mahiyette bir bağlantı kurulmadığı Kurulumuzca gözlemlenmiştir.
Bu çerçevede AİHM Büyük Dairesi’nin 26 Eylül 2023 tarihli Yalçınkaya v. Türkiye kararı, özellikle Bylock uygulamasını kullandığından bahisle ve/ya legal olarak faaliyette bulunan kurumlara üyelik veya faaliyetlerine katılmaları nedeniyle tutuklanan, yargılanan ve/ya mahkum olanlar açısından önemli bir içtihattır. AİHM bu içtihadında, bu veriler nedeniyle kişilerin örgüt üyeliği suçlamasıyla yapılan soruşturmanın ve yargılamanın AİHS’in 6.maddesi (adil yargılanma hakkı), 7.maddesi (kanunsuz suç ve ceza olmaz) ve 11.maddesi (toplantı ve dernek kurma özgürlüğü) ihlaline sebebiyet vereceğine hükmetmiştir. Bu içtihat gerekçesinde yer verilen hususlar göz ardı edilerek yapılan her gözaltı, tutuklama ve yargılama, ikna edici ve somut gerekçeleri barındırmadığı sürece açık bir hukuka aykırılık teşkil edecektir. AİHM bu içtihadında ve benzeri içerikteki diğer kararlarında kişilerin yasal faaliyet ve ilişkilerinin değil tutuklama en basit bir suçlama vesilesi ya da delili olarak kullanılamayacağına açıkça karar vermiştir.
Bu haliyle söz konusu kararların gerekçesiz olduğunun, başvurucunun evleviyetle “gerekçe hakkının” ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerektiği; tutuklamayı veya adli kontrol tedbirini haklı kılabilecek hukuken geçerli delile dayanan suçlamaya dayanmadığı kanaatine varılmıştır.
KARARLARI VEREN HÂKİM VE SAVCILARIN TARAFSIZLIĞINA VE BAĞIMSIZLIĞINA DAİR DEĞERLENDİRMELER
2014 sonrası Türk yargı sisteminin bağımsızlığına ve hakimlik-savcılık teminatına dair düzenlenen AB İlerleme Raporları, BM Komite ve Komisyon Kararları, Venedik Komisyonu Kararı, AİHM içtihatları, MEDEL ve diğer Avrupa hakim ve savcı örgütleri raporları, uluslararası insan hakları örgütleri rapor ve değerlendirmeleri birlikte incelendiğinde, yargının üzerinde siyasetin yoğun bir etkisinin olduğu, hakim ve savcıların atama, nakil ve yetkilendirilmelerinin şeffaf ve denetlenebilir olmadığı, iktidar aleyhine karar veren hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirildiği, haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı veya ihraçlarına karar verildiği; yapılan yasal düzenlemeler ile yargının işleyişine doğrudan müdahale edildiği, siyasi yönü bulunan soruşturma ve yargılamalarda AİHM içtihatları ile somutlaşan ve çerçevesi çizilen ilke ve usullere riayet edilmediği anlaşılmıştır.
Hukuka uygunluğu tartışmalı delillere dayalı olarak, gerekçesiz şekilde verilen tutuklama ve tutukluluk devam kararları ve bu kararlar neticesinde uzunca süre başvurucunun tutuklu kalması ile kararda yer verilen ön kabuller birlikte değerlendirildiğinde söz konusu yargı mensuplarının önyargılı, taraflı ve ayrımcılık temelli bir yaklaşım sergiledikleri konusunda tarafımızda kuvvetli bir şüphe oluşmuştur.
Verilen kararların ceza ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerine tamamen aykırı olduğu, karar veren hâkim ve savcıların verdikleri kararlarda başvurucuya atfedilen suçun yasal şartlarının oluşup oluşmadığına dair değerlendirmelerden ziyade, başvurucunun ideolojisini, dini görüşünü, ait olduğu sosyal grubu, ırkını ve/ya siyasi tercihlerini göz önüne aldığı, böylece yargıçların objektif ve sübjektif bağımsızlıklarını, savcıların ise tarafsızlıklarını kaybettikleri konusunda Kurulumuzda kanaat oluşmuştur.
IV. KARAR VERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN DEĞERLEDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Başvurucunun talebi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, söz konusu kararların uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde kabul edilen ilke ve gereklilikleri karşılamadığı; Türk Anayasa’sı ve ceza mevzuatının aradığı gerekçeli olma, somut delillere dayanma, lehe ve aleyhe olan talep ve iddiaları içerme gibi gereklilikleri karşılamadıkları bu nedenle söz konusu kararların hukuken meşru ve kabul edilebilir, sonuç doğuracak nitelikte olmadıkları Kurulumuzca değerlendirilmiştir.
Yukarıda yer verilen gerekçeler ve kabule göre, soruşturma ve/ya yargılama aşamasında Başvurucunun tutuklanmasına ve/ya tutukluluğunun devamına ya da adli kontrol tedbirine karar veren hâkim ve savcıların muhtemel hukukî sorumlulukları Kurulumuzca aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:
Ceza Hukuku sorumluluğu:
Yukarıda isimleri yazılı yargı mensubu yargı mensupları hakkında, hukuka aykırı yöntemlerle, hukuken geçerli bir delil olmaksızın ve gerekçesiz tutuklama kararı vermek ve/ya devam ettirmek suretiyle TCK’nun 37. maddesi yollamasıyla TCK’nun 109/1; 109/2; 109/3-b,c; 109/4 maddelerine temas eden KİŞİYİ HÜRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU nedeniyle soruşturma yapılması gerektiği,
Adı geçen yargı mensuplarının, başvurucuya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu; siyasal saiklerle ve mağdurla birlikte toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlediklerine dair haklı nedenlerin bulunduğu gözönüne alındığında TCK’nun 77/1-d maddesine temas eden İNSANLIĞA KARŞI SUÇ bağlamında soruşturulmaları gerektiği,
Dosya bağlamında şartları oluştuğu takdirde adları geçen yargı mensuplarının;
- Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK md. 116)
- Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi (TCK md. 121)
- Nefret ve ayırımcılık (TCK md. 122)
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK md. 132)
- Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK md. 134)
- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK md. 136)
- Verileri yok etmeme (TCK md. 138)
- Resmî belgede sahtecilik (TCK md. 204)
- Resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK md. 206)
- Görevi kötüye kullanma (TCK md. 257)
- Kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf (TCK MAD md. DE 261)
- Suç uydurma (TCK md. 271)
- Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs (TCK md. 277)
- Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme (TCK md. 281)
- Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK md. 288)
Suçlarından sorumlu olabilecekleri,
Disiplin Hukuku sorumluluğu:
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen yukarıda isimleri yazılı hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından meslekten ihraçlarını konu alan bir disiplin soruşturması yapılması gerektiği,
Özel Hukuk sorumluluğu:
Başvurucunun uğradığı maddi ve manevi zararları bağlamında Devlet aleyhine ulusal ve uluslararası yargı mercileri nezdinde açılacak davalar sonucunda ödenmesi kuvvetle muhtemel tazminat miktarlarından yukarıda isimleri geçen hâkim ve savcıların rücuen sorumlu tutulmaları gerektiği,
Sonucuna varılmıştır.
Vardığımız sonuca, isimleri yazılı hâkim ve savcıların gıyabında varılmıştır.
Söz konusu yargı mensupları, kendileri veya temsilcileri vasıtasıyla değerlendirmelerimize ve vardığımız sonuca itiraz etme hakkına sahiptirler.
Böyle bir itiraz gerçekleştiğinde, yapılan itirazı ve sunulan bilgi ve belgeler kamuoyu ile paylaşılacak ve yaptığımız değerlendirme ve tespitler yeniden gözden geçirilerek tamamen veya kısmen değiştirilebilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
ÜYE ÜYE ÜYE